Kitap Özeti: Belirsizlikle Barışmak(Kaygı ve Endişeyi Yönetmek)
İçinde bulunduğumuz korona günleri insanlar için belirsizlik yaratan ve anormal bir durum. Bu da insanların duygularını yoğun yaşamalarına hatta duygularını kontrol edememelerine sebep olabiliyor.
Belirsizlik hayatın her anında mevcutken insan bu olağanüstü durumlarda daha çok belirsizlik üzerine düşünüyor. Karamsar bakıyor olaylara ve genelde kötü ihtimaller üzerine yoğunlaşıyor.
Oysaki yaşam yalnızca iyiyi hissetmekle ilgili değil, tüm duyguları hissedebilmek ilgili diyor Mehmet Sungur. Sadece belli duygulara takılıp kalmak kişiyi çabasız kalıyor. Bu noktada belirsizlikle barışmak ve kaygıyı yönetme becerisi kazanmak oldukça önemli.
“Yaşam felci, belirsizliğin oluşturduğu endişeyi taşıyamayan insanın kusursuz çözüm arayışının en büyük kusur olduğunu unutması nedeniyle içine girdiği eylemsizlik halidir.”
Hissettiğimiz kaygı, içinde bulunduğumuz anın da kayıp gitmesine neden olabiliyor. Oysaki Mehmet Sungur şöyle diyor: Geçmişinizden öğrenin, geleceğinizi planlayın ama içinde olduğunuz ânı gelecekle ilgili endişelerle kirletmeden yaşayın.
Elbette belirsizlikle barışmak öyle ha deyince olacak, kolay bir şey değil. Bu konuyla ilgili farkındalığı artırmak, üzerinde çalışmak gerekiyor. Bu kitap bu noktada uzman elinden çıkmış, rehber olacak bir kitap.
Salgın aynı salgınken insanlar üzerindeki etkisi ve insanların verdiği tepki farklı farklı. Bunun nedeni olaylara verdiğimiz anlamların farklı olması. Duygularımızı yaşantılarımız oluşturuyor. Onlara verdiğimiz anlamlarla belirleniyor. Olaylarla ilgili düşüncelerimiz yani algılarımız etkili oluyor. Bu sebeple yaşadığımız yoğun kaygı, endişe, panik vb. duyguların nedenleri üzerine düşünmek, onları gözden geçirmek belirsizlikle barışmak için önemli bir adım olacak.
Eğer duygularımızı düşüncelerimiz belirliyorsa işe düşüncelerimizi gözden geçirmekle başlayabiliriz. Beynimiz çok fazla sayıda düşünce üretiyor. Aklımızdan çeşitli düşünceler geçiyor. Fakat bunların hangileri gerçek? Düşüncelere hızlı tepki vermeden süzgeçten geçirmek gerektiğini söylüyor Mehmet Sungur.
“Düşünceye yapışmadan neyin düşünce neyin gerçek olduğunun ayrımını yaparak yaşayabilme, insanın daha dingin ve sakin yaşamasında en temel özelliktir.”
Duygularımızı anlamak duyguların nasıl bir amaca hizmet etmek için evrildiklerini anlama çabasıyla başlar diyor yazar.
“Her duygu bize kendimizle ilgili bir bilgi verir.”
Bu kadar kaygıdan bahsetmişken kaygı ve endişe arasındaki farka da değinmeliyiz. Endişe ve kaygı aynı şey değil.
Kaygı, geleceğe yönelik bir tehdit ya da tehlike algısı oluştuğunda ortaya çıkabilecek bir duygudur. Endişe ise kaygıyı azaltmak için yapılan ve kaygı azalıncaya kadar devam ettirilen bir düşünce üretme sürecidir.
Korku, hali yaşamın güvenli devam ettirilmesi için gerekli ve yararlı olan bir duygu. Bunun dengesinin kurulması lazım. Bu dengeyi de endişeyi doğru yöneterek kurabiliriz.
Aslında olayın özü düşüncelerimizin gelip geçici ve değişken olduğunun farkında olunması diye düşünüyorum. Salgın sürecinde yoğun duygular yaşadığım zamanlarda hislerimi yazmıştım defterime. Bu, kimi zaman yoğun kaygı duyduğum kimi zaman da mutlu ve şükür duygusu içinde olduğum zamanlardı. Üzerinden zaman geçtikten ve yazdıklarımı okuduktan sonra duygularımın da düşüncelerimin de ne kadar değişken olduğunu fark ettim.
Bir an karamsarlığı yaşarken bir an umut dolu şeyler yazmışım. Bu duyguların hepsi yaşanmak için var. Sadece onlarla barışmak, onlardan kaçmamak ve süreci iyi yönetmek için farkındalığa sahip olmak gerekiyor.
“Düşünceler geçici, biz kalıcıyız.”
Bizi endişelendiren şeylerin çoğu beklentilerimizin dışında gerçekleşebilecek yaşantılarla ilgili. Varoluşsal bir mükemmeliyetçilik beklentisi içinde olan insan, beklentileri ile uyumlu bir yaşam ister. Beklentisine uymayan bir gelişme olursa kızar ve protesto eder. İşte bu durumu Mehmet Sungur bey “alacaklı gibi yaşamak” diye nitelendiriyor. Kendini alacaklı, dünyayı borçlu gibi algılayarak yaşayan insanların mutsuz öleceğini söylüyor.
Peki ne yapmalı? Buna da cevap veriyor Mehmet Sungur bey:
Yaşantıları beklentiye göre ayarlamaya çalışmaktan vazgeçip, beklentileri yaşanan gerçeğe göre düzenlemeli.
“Gökkuşağını görebilmek, ancak bir miktar yağmuru göze almakla mümkündür.”
Belirsizlikle barışmak için kaygıyı yönetmeyi bunu da düşüncelerimiz ve duygularınız üzerine farkındalık kazanarak yapabileceğimiz üzerinde durdum.
Aslında genel olarak elimizden geleni yaptıktan sonraki süreçte evhama kapılmadan, olumsuz düşünce üretmeden, sadece olumsuza odaklanmayıp kendimizi rahat bırakmamız gerekiyor.
Gelen düşünceler bizi eylemsiz mi bırakıyor yoksa bizi bir eylem yapmaya mı itiyor bunu sorgulamalıyız. Eğer virüs bana bulaşırsa ne yaparım kaygısı yaşıyorsak, bu gerçekçi düşünce değil. Çünkü bizim elimizi kolumuzu bağlıyor. Oysaki hijyene dikkat etmek, maske takmak, mesafe kuralına uymak gibi tedbirlerin alınması elimizden bir şeyler geldiği anlamına geliyor. Zaten bundan sonra yaşanacak şey bizim kontrol edebileceğimiz bir şey değil, bunu kabul etmek ve bundan sonra başa gelen şeye göre yapabileceklerimize odaklanmak duyguları kontrol etmek noktasında önemli.
Kontrol edebileceklerimize odaklanmak, meselenin sırrı olabilir.
Ayrıca kitapta çok güzel tavsiyeler de var. Mesela bu süreci herkesin farklı yönettiğini başta söylemiştim. Bunu algılarımızın etkilediğinden de bahsetmiştim. Bunu bilerek insanlara karşı şefkatli davranmak da gerekiyor. Dayanışma içinde olmak toplum olarak salgını daha iyi yönetme noktasında etkili bir silah.
Bazı insanlar gereğinden fazla kaygı duyabilir, bunu anlayışlı karşılamak ve kendi duygularımıza odaklanmaktan bahsettiğimiz bu yazı boyunca başkalarının duygularına da aynı hassasiyetle yaklaşmak ilişkileri de olumlu etkileyecektir.
Herkesin zorlandığı, sevdiklerinden uzak kaldığı bu zor dönemde sevgiyi göstermenin yolu mesafeyi korumak diyor Mehmet Sungur. Çok katılıyorum ben de.
Son olarak kitabın yazılış amaçlarından biri de gelecekte benzer bir durumu yaşayacak insanlara örnek olması ve yol göstermesi. Bu beni etkileyen, zarif bir düşünce oldu. O zaman da insanlar çaresiz hissedecekler belki ve aslında bu kitabı okuduklarında benzer süreçlerden başka insanların da geçtiğini öğrenecek ve yüklerini azaltacaklar belki. Sağlıkla ve muhabbetle kalın. :)
Yorumlar
Yorum Gönder