Bilinçaltınızdan Gelen Ebeveyn!
Bilinçaltınızdan Gelen Ebeveyn kitabı çıkacağını duyduğum andan itibaren okumayı istediğim bir kitap. Yazarının Feride hanım olması, editörlüğünü Feyza hanımın yapması da isteğimi arttıran sebepler.
Kitabı okuduğumda anlatılmak istenen şeylere çok yabancı olmadığımı fark ettim. Mesela ihtiyaçlarımızı ve isteklerimizi fark etmemizin getireceği faydaların anlatıldığı kısımda yakın zamanda Şiddetsiz İletişim kitabını okumamın katkısını gördüm. Zaten bana hep öyle oluyor. Bir konu üzerinde yoğunlaştığımda bunları pekiştirecek şeyler karşıma çıkıyor, bakış açımı genişletiyor konu üzerine. Belki de bu algıda seçiciliktir bilemiyorum.
Kitabın ismine bakıldığında sanki sadece ebeveynlerin okuyacağı bir kitap gibi anlaşılabilir. Fakat çocukluğu üzerine düşünen, kendini geliştirmek isteyen, çocukluğun şimdiki bize olan etkisini merak edenler için oldukça güzel anlatılmış, konuların birbiriyle iyi bağlandığı bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Okuduğum başka bir kitapta bize nasıl ebeveynlik yapıldıysa bizimde öyle ebeveynlik yapmamızın muhtemel olduğu yazılmıştı. Bu kitapta da çocukluğumuzda yaşadığımız ve bilinçaltına attığımız şeylerin gün gelip önümüze çıkacağıyla ilgili.
Zihnimiz çocukken yaşadığımız ve üstesinden gelemeyeceğimiz duyguları bilinçaltına atıyor ve gün gelip yetişkin olduğumuzda ve bu duygularla başa çıkacak duruma geldiğimizde bunu önümüze getirerek iyileşmemizi istiyor.
Çünkü bilinçaltımız bizi güvende tutmaya, hayatta kalmamızı sağlamaya çalışır. En kolay yoldan sonuca götürür bizi. Bunu yaparken de savunma mekanizmaları geliştirir.
Savunma mekanizmalarının amacı çocuğu kaldırabileceğinden fazla duygusal yükten koruyarak zorlu durumlara uyum sağlamak ve böylece çocuğun hayatta kalması. Savunma mekanizmalarında bastırma, idealize etme, rasyonalize etme gibi yöntemleri kullanır.
Çocukken bastırdığımız olay, büyüdüğümüzde benzer durumda tekrar kendini sergiler. Anlayamadığımız ani öfke patlamaları, bir anda gelen ağlama isteği bilinçaltımızın uygun ortamda aktarım yapması sonucu olmuş olabilir. Bizi tetikleyen durumlara dikkat kesilmek, fark etmeye çalışmak iyileşme sürecinin ilk adımını oluşturuyor.
Bilincimizin gücü zayıfladığında-ki bu genelde tahammül sınırımızın azaldığı anlarda daha belirgin oluyor(açlık,uykusuz,yorgunluk vb.)- otomatik kayıtlarımızdan tepki veririz. Bilinç düzeyinde tepki vermek için bilgiyi hayatımıza katabilmemiz gerekiyor ve bunun için sadece okumak değil, hayatımıza katarak defalarca uygulamalıyız.
Önemli bir konu da bastırdığımız duyguların ifade edilmeden bedende kaldığı sürede hayat kalitemizi bozması, ilişkilerimize zarar verecek şekilde aktarımlarla karşımıza çıkması ve bedenimizin de bunu çeşitli hastalıklarla ifade etmesidir. Bedenimize kulak verip ne demek istediğini anlamaya çalışmak, onu dinlemek önemli bu noktada.
Kitapta örnekler ve açıklamalar da mevcut. Parça parça bildiğim şeylerin bir araya toplanıp özeti yapılmış gibi hissettim okurken. Elimin altında güzel bir kaynak olarak duracak.
Kitabı okuduğumda anlatılmak istenen şeylere çok yabancı olmadığımı fark ettim. Mesela ihtiyaçlarımızı ve isteklerimizi fark etmemizin getireceği faydaların anlatıldığı kısımda yakın zamanda Şiddetsiz İletişim kitabını okumamın katkısını gördüm. Zaten bana hep öyle oluyor. Bir konu üzerinde yoğunlaştığımda bunları pekiştirecek şeyler karşıma çıkıyor, bakış açımı genişletiyor konu üzerine. Belki de bu algıda seçiciliktir bilemiyorum.
Kitabın ismine bakıldığında sanki sadece ebeveynlerin okuyacağı bir kitap gibi anlaşılabilir. Fakat çocukluğu üzerine düşünen, kendini geliştirmek isteyen, çocukluğun şimdiki bize olan etkisini merak edenler için oldukça güzel anlatılmış, konuların birbiriyle iyi bağlandığı bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Okuduğum başka bir kitapta bize nasıl ebeveynlik yapıldıysa bizimde öyle ebeveynlik yapmamızın muhtemel olduğu yazılmıştı. Bu kitapta da çocukluğumuzda yaşadığımız ve bilinçaltına attığımız şeylerin gün gelip önümüze çıkacağıyla ilgili.
Zihnimiz çocukken yaşadığımız ve üstesinden gelemeyeceğimiz duyguları bilinçaltına atıyor ve gün gelip yetişkin olduğumuzda ve bu duygularla başa çıkacak duruma geldiğimizde bunu önümüze getirerek iyileşmemizi istiyor.
Çünkü bilinçaltımız bizi güvende tutmaya, hayatta kalmamızı sağlamaya çalışır. En kolay yoldan sonuca götürür bizi. Bunu yaparken de savunma mekanizmaları geliştirir.
Savunma mekanizmalarının amacı çocuğu kaldırabileceğinden fazla duygusal yükten koruyarak zorlu durumlara uyum sağlamak ve böylece çocuğun hayatta kalması. Savunma mekanizmalarında bastırma, idealize etme, rasyonalize etme gibi yöntemleri kullanır.
Çocukken bastırdığımız olay, büyüdüğümüzde benzer durumda tekrar kendini sergiler. Anlayamadığımız ani öfke patlamaları, bir anda gelen ağlama isteği bilinçaltımızın uygun ortamda aktarım yapması sonucu olmuş olabilir. Bizi tetikleyen durumlara dikkat kesilmek, fark etmeye çalışmak iyileşme sürecinin ilk adımını oluşturuyor.
Bilincimizin gücü zayıfladığında-ki bu genelde tahammül sınırımızın azaldığı anlarda daha belirgin oluyor(açlık,uykusuz,yorgunluk vb.)- otomatik kayıtlarımızdan tepki veririz. Bilinç düzeyinde tepki vermek için bilgiyi hayatımıza katabilmemiz gerekiyor ve bunun için sadece okumak değil, hayatımıza katarak defalarca uygulamalıyız.
Önemli bir konu da bastırdığımız duyguların ifade edilmeden bedende kaldığı sürede hayat kalitemizi bozması, ilişkilerimize zarar verecek şekilde aktarımlarla karşımıza çıkması ve bedenimizin de bunu çeşitli hastalıklarla ifade etmesidir. Bedenimize kulak verip ne demek istediğini anlamaya çalışmak, onu dinlemek önemli bu noktada.
Kitapta örnekler ve açıklamalar da mevcut. Parça parça bildiğim şeylerin bir araya toplanıp özeti yapılmış gibi hissettim okurken. Elimin altında güzel bir kaynak olarak duracak.
Yorumlar
Yorum Gönder