Kayıtlar

Kasım, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bilinçaltınızdan Gelen Ebeveyn!

Resim
Bilinçaltınızdan Gelen Ebeveyn kitabı çıkacağını duyduğum andan itibaren okumayı istediğim bir kitap. Yazarının Feride hanım olması, editörlüğünü Feyza hanımın yapması da isteğimi arttıran sebepler. Kitabı okuduğumda anlatılmak istenen şeylere çok yabancı olmadığımı fark ettim. Mesela ihtiyaçlarımızı ve isteklerimizi fark etmemizin getireceği faydaların anlatıldığı kısımda yakın zamanda Şiddetsiz İletişim kitabını okumamın katkısını gördüm. Zaten bana hep öyle oluyor. Bir konu üzerinde yoğunlaştığımda bunları pekiştirecek şeyler karşıma çıkıyor, bakış açımı genişletiyor konu üzerine. Belki de bu algıda seçiciliktir bilemiyorum. Kitabın ismine bakıldığında sanki sadece ebeveynlerin okuyacağı bir kitap gibi anlaşılabilir. Fakat çocukluğu üzerine düşünen, kendini geliştirmek isteyen, çocukluğun şimdiki bize olan etkisini merak edenler için oldukça güzel anlatılmış, konuların birbiriyle iyi bağlandığı bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Okuduğum başka bir kitapta bize nasıl ebeveynlik yapıl...

Kendi tanıklığın senin en önemli tanıklığın!

Doğan hocanın röportajında geçen önemli bir kısmı burada paylaşmak istiyorum.  Doğan hoca, doğan her çocuğun kutsal bir emanet olduğuna vurgu yapıyor. Eğer bunun farkına varılırsa bunların müthiş bir potansiyel olduğunu söylüyor. Bu potansiyel fark edildiği zaman emanet olduğu ve vebalinin olduğu da fark edilir. Ve o zaman elinden geleni yaparsın ve bu senin için yük olmaz, hayatına şükür duygusu getirir. Bunlara dikkat çektikten sonra asıl önemli noktaya değiniyor. İnsan hayatında iki türlü yaşam var. Bunlar “dış odaklı” ve “iç odaklı” tanıklık. Dış odaklı tanıklıkta anne, baba, öğretmen ve otoriterlerin ne diyeceğine bakılır. Sürekli dışa hesap veren bir yapı var. İç tanıklıkta ise insanın iç tanıklığına giden bir yolculuk var. Dış tanıklık hep bir denetime dayalıyken, iç tanıklığa önem verilmesi gelişime dayalı oluyor diyor.  Burada 6 tanıklık boyutu var ve benimde asıl paylaşmak istediğim nokta bu boyutlar.  “Bu her za...

Kitap Özeti: Ölüm Korkusunu Yenmek

Resim
Kitabın ismi “Ölüm Korkusunu Yenmek”. Psikolojiye olan ilgimden dolayı bu tarz kitapları okumayı seviyorum. Bu kitabın yazarı da ünlü bir psikiyatrist. Kitabı okumadan önce isminin bende çağrıştırdığı şey başkaydı, farklı bir içerik bekliyordum. Fakat kitabı okuduktan sonra neden bu ismin konulduğunu anladım, beklentimi karşıladı.  Ölüm hayatımızda en gerçek olan şeylerden biri. Çoğu zaman bu gerçek ile yüzleşmek kolay olmuyor. Ölüm korkusunun nasıl yenilebileceği belirsiz bir şey. Bu noktada kitap şöyle bir şey mesaj veriyor: Hayatta kalmak için uğraşırsanız, ölüm korkusu aklınıza gelmez. Çünkü yaşamaya odaklanınca ölümü düşünmezsiniz. Bunu da kitapta hikayesini anlatan Bob Berger’den anlıyoruz. Çünkü Bob bir soykırım döneminde ölüm tehdidi ile sürekli karşılaşan biri ve ölmemek için yaşamaya çalışmak zorunda. Böyle olunca hayatta kalmak gibi bir amacı ve bu doğrultuda gayreti oluyor. Yalom, arkadaşına karşılaştığı zorluklarla ve sürekli ölümle burun buruna gelmekle nasıl başa çık...

Kitap Özeti: Robotların Yükselişi

Resim
Robotların Yükselişi, yapay zekanın gelecekte insanların işlerini elinden alacağından bahsediyor. Teknolojinin hızlı gelişmesi ve bu gelişmenin katlanan bir hızla ilerlemesi, insanların yapay zekanın gerisinde kalmasına sebep olacak. Gelecekte yapay zekanın el atmadığı bir sektör olmayacak gibi duruyor. Kitabı okudukça gelecek hakkında epey kaygılanıyorsunuz. Eğer yapay zeka insanları işsiz bırakırsa ne olacak? Ekonomi nasıl bir sistemde olacak? Yapay zekanın ilk olarak kas gücü gerektiren, rutin işlere el atacağı söyleniyor. Nitekim günümüzde örnekleri de mevcut. Fakat yapay zekanın kendini geliştirme gücünü göz önüne aldığımızda yüksek vasıf gerektiren işlere de el atacağını tahmin etmek zor olmuyor. Şöyle düşünün, katlanarak büyüyen ve gelişen yapay zekaya karşı ondan daha vasıflı olmaya çalışmak zorundayız. Yapay zeka zamandan da tasarruf sağlıyor. Örneğin yapay zekanın birini programladıktan sonra bunu diğerlerine aktararak anında aynı vasıfta makineler elde etmek mümkün. Fakat bi...

Bir Yaşam Dili Olarak Şiddetsiz İletişim

Resim
İ nsanlar anlaşılmak ve anlaşıldığının da farkında olmayı ister. Bunun için de doğru iletişim kurmak oldukça önemli. Bu noktada Şiddetsiz İletişim, iletişime dair kıymetli şeylerden bahsediyor.  Şiddetsizlik, bize hükmeden olumsuz davranışların yerine olumlu davranışların kazanılmalı ilgili bir kavram. Düşüncelerimize bencillik, hırs, öfke, önyargı, kuşku, saldırganlık hakim olmasın. Bunların yerine sevgi, saygı, anlayış, takdir, şefkat ve başkasına yönelik özen olsun.  Şiddetsiz İletişim de kendi ihtiyaçlarımızı fark ettikten sonra başkalarının ihtiyaçlarını da fark edeceğimizi ve bu sayede empatik bir yaklaşım göstereceğimiz bahsediliyor.  Bizi dikkatle gözlem yapmaya, ortam şartlarını ve bizi etkileyen davranışları fark etmeye yönlendiriyor.  Şiddetsiz İletişim sürecinin dört temel öğesi var. Bunlar gözlem, duygu, ihtiyaç ve istek/rica.  Bu süreçte: bizi etkileyen gözlemlediğimiz somut davranışlar, bu gözlemimize bağlı olarak kendimizi nasıl hissettiğimiz, du...