Kitap: Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk
Pedagog Adem Güneş’in Edinerek Öğrenme kitabını okuduğumda bir aydınlanma yaşamıştım. O kitaptan sonra çocukluk dönemine bakış açım değişmiş, benim için çok önemli hale gelmişti. Çocukluk döneminin yetişkinliğin temeli olduğunu, karakterin, hayata bakışın daha o zamanlarda oluştuğunu önemli ölçüde idrak etmiştim. Çocuklukta yaşanan travmaların yetişkinlikte kişiyi ne kadar etkilediğini öğrenmiştim. Tüm bunlara dayanarak; çocukluk döneminin en saf, en masum dönemlerden biri olduğunu düşünerek ve bu dönemin bir daha gelmeyeceğini bildiğim için tüm çocukların bu dönemi en iyi şekilde geçirmesi ve büyüdüğünde güzel hatıralar ile anması gerektiğini düşünüyordum, aslında çok yoğun bir şekilde keşke her çocuk öylesine mutlu bir çocukluk geçirse diye iç geçirmiştim.
İnsanlar çocukken yaşadıklarını hatırlar, iyi veya kötü anılar hatırada saklanır. Bu yüzden ben de etrafımda bulunan çocukların, çocukluk hatıralarında güzel anılarında yer almak istedim ve hayatına dokunduğum her çocuğun büyüdüğünde dönüp hatıralarına baktığında sevgi ile hatırlayacağı biri olmaya karar verdim. Bilhassa küçük bir kardeşe sahip olduğum ve gözlerimin önünde bir çocukluk yaşandığı için kitapta öğrendiklerimi içselleştirmiştim. Yani aslında o kitabı okuduğumda çocukluk döneminin bir daha geri gelmeyeceği ve en masum dönemlerden biri olduğu için keyifli ve güzel geçmesi gerektiği düşüncesindeydim.
Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk kitabını okuduktan sonra bu dönemin önemini yine idrak ettim fakat sadece keyifli ve güzel anılara eşlik etmesi değil bundan daha fazlası olması gerektiğini anladım. Yaşanan travmaların insanı ne kadar ciddi boyutlarda etkilediğine şahitlik ettim. Çocukluk dönemi hatta bebeklik döneminde “fiziksel sevgi”nin önemini anladım. Çocuklarla sadece güzel vakit geçirmek değil mesele, çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi için onlarla ilgilenilmesi gerekiyor. Onların fiziksel sevgi(kucağında sallama, gülümseme, pışpışlama, ilgi vb.) ile sevildiğini ve istenildiğini hissetmeye ihtiyacı var.
Bu ihtiyaç o kadar önemli ki bebek/çocuk bu ihtiyaç giderilmediği takdirde yaşaması için güvenli ortamın oluşmadığını ve istenilmediğini düşünerek yavaş yavaş beynin kendini öldürmesine kadar yol açabiliyor.
Ya da onlarla konuşulmadığı, yürümeleri için destek verilmediği sürece konuşamıyor ve yürüyemiyor. Hatta vaktinde bunlar yapılmazsa ömür boyu konuşamayabiliyor. Beyin ona sinyal gelmediği için gelişemiyor çünkü.
Bir bebek dünyaya tazecik beyin ile geliyor. Ebeveynlerin bebeğin gelişiminin düzgün ilerlemesi için doğru zamanda ve doğru miktarda, doğru tekrarlar ile bebeği desteklemesi lazım.
Çünkü beyin tekrar eden örüntülere dikkat ediyor.
Kısacası bu kitap beni bir adım daha ileriye götürdü.
Başlarken içindeki olayların beni olumsuz etkileyeceğinden, karamsarlığa düşüreceğinden çekinmiştim fakat kitap olayları umutla sonlandırıyor. Doğru davranışların, tedavilerin travmaları iyileştirebileceğini ve olumlu etkileyebileceğini gösteriyor.
Beynin, nelerden nasıl etkilendiği ve ne tepki verdiği örnekler ile açıklanıyor. Gerçek psikoterapi olaylarını içermesi de kitabı ilgi çekici kılıyor, merak uyandırıyor. Psikoloji alanına ilgi duyanların seveceğini düşünüyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder