Kabz Hali Şefkati


Gün boyu bilemediğim bir huzursuzluk hissi, gün sonunda bir olaydan patlak vererek sinir boşalmasına dönüştü. Meğer bu huzursuzluk şefkat tokadı misaliymiş bildim. Her iki hali yaşıyorsun, sinirlilik ve akıl tutulması ardından gelen sakinlik ve tefekkür. Meğer perdelenen kalbin tefekkür gözünü açmak içinmiş bunu da bildim. 

Var olmak, yaşamak, imtihan olmak. Direnmek hayata. Sırf Allah için. Zorlukların üstesinden gelmek, bu yük bana verildiyse ben bu yükü taşıyabilirim demek. Bildim, kuvvet aldım. Rabbim’in sözü bu. 
Hayatın kolay olmadığını bildim. Çünkü burası oyalanma ve imtihan yurdu. Bunu da bildim. Bu bilmek kuvvet oldu. 
Kuvvetlendikçe hayata karşı imtihanlarda kuvvetlendi. Şeytan kalbi kaydırmaya yer aradı. Ama düşeceğim derken tutundum bir ipe. Allah’ın ipine. Çünkü bildim ki Allah’ın ipine sarılmam lazım hem öyle sarılmak ki sımsıkı.

Bu bilmekler arasında ölümü tefekkür etmeyeli biraz zaman geçtiğini farkettim. Ölümü anlamaya çalışmak, kabullenmek, hayatın içinde ölümle yaşamak fani hayatta neye, ne kadar 
kıymet verdiğinin muhasebesini yapmaya, her anın ne derece kıymetli olduğunu ve var olmanın amacını hatırlatıyor. 
Benim için hayat buradan ibaret olamaz. Varlığım toprakta yok olacak bir et parçasından ibaret değil. 
Nedir insanları bir dakika önce capcanlı dururken, bir dakika sonra hareketsiz, soğuk ve tepkisiz bir bedene çeviren? Bir dakika önce olup bir dakika sonra yok olan ne? Bunun ruh olduğunu, insana canlılık verenin ruhun varlığı olduğunu öğrendiğimde bunun kıymetini daha çok anladım. Bedenlerimiz bir aracı sadece. 

İşte ruhu doyurmak da hayatta vicdan  rahatlığıyla yaşamanın, iç huzurun bir gereği. 
Burada yavaşlamak devreye giriyor. Durup bakmak. Neler oluyor, neler bitiyor? Bazen bir kuşun gökte süzülüşüne hayran olmak, göğün maviliğinde dinlenmek. Bazen bir yağmur damlasının pencereyi tıklatmasana kulak vermek. Ama yavaşlamak kesinlikle. Geçip giden zamanın farkında olmak. Savrulmamak hayatın koşturmacasında. 
Verilen vaktin kıymetini ve hesabını bilen ruha, kıymet bilmezliği yaşatmamak. Vicdanın yükünü hafif tutmak. 

Ah bu hayat. Nasıl yaşarsam bana verilen tek bir varlık şansını en iyi şekilde değerlendirmiş olurum? 

Bunun gayretinde, bunun peşinde olmak. Bir niyet almak, yolda olmak hali ile devam etmek.

Hayır sandığında şer, şer sandığında hayırlar görüyorsun. 
Sorarım şimdi Allah’ı hatırlatan, O’nu anmaya vesile olan imtihan hiç kötü olabilir mi? Bu, göz göre göre uçuruma giden evladını can havliyle çekip kurtaran anne şefkatinden daha öte bir şeydir. 

En önemlisi varlığın Allah katında muhataba alınmasıdır. 

Varlığın Allah katında muhataba alınması...🌱

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap Özeti: Kendinle Savaşma Sanatı

Yabancılaş-ma!

Kitap: Benliğini Arayan Çocuk-Virginia M.Axline