Bize verilen bu hayatta Allah'ın bizden beklediği nedir?
🌱Herkesin istekleri, hayalleri vardır. Bunlar dozunda olduğu zaman güzeldir, motive eder, mutlu eder, umut verir. Fakat fazlası artık insanı değiştirmeye başlar. Gösterișin bol olduğu bu dönemde insan kendini ve değerlerini korumazsa, bencilleșmeye başlar. Beğenmek, imrenmek, bende de olsun diye istemek normaldir. Fakat bir zaman sonra "Neden bende yok onda var. Neden ben mutlu değilim onlar hep mutlu. Benim yok onunda olmasın. Ben mutsuzum oda mutsuz olsun..." gibi bir sürü vesveseye muhatap kalınır. Kişi kendini kontrol etmezse bunun ilerisi isyan etmeye kadar gider. Fakat herkesin imtihanı farklıdır.
Kesinlikle herkes imtihandadır, fakat imtihanın türü farklıdır. Beğenilip, özenilen hayatlar tozpembe değil göründüğü gibi. İnsanların birbirine gösteriş yaptığı, aza kanaat etmediği, olmayanı aşağı gördüğü bu dönemde-ki bunun ekranlarda desteklendiği bir zamanda- yani ahir zamanda mü'minin hedefi şükreden bir kul olabilmek olmalıdır. Her hale karşı şükür halinde olan kul, Allah'tan gelene razı olmuş demektir. Yaşadığı şeylerin imtihanının bir parçası olduğunu biliyor ve her haline şükrediyor. İnsan öyle bakmak istese en kötü zamanlarda bile mutlaka şükür edecek bir sebep bulur. Çünkü Allah kullarına sayısız nimet vermiştir. Bizler o tabak daha güzel benimki eski, bu halı daha modern benimki demode, bu mobilya eskidi artık moda olan yenisini alalım gibi ufak tefek konulara takılarak elimizdekinin de kıymetini bilmezsek daha çok yolumuz var demektir. Bunları gerçekleştirecek imkanın varsa yaparsın fakat artık tatminsiz olmaya başlarsın çünkü bunun sonu yok. Eğer imkanın yoksa mutsuz biri haline dönüşürsün. Oysaki orta halli bir yaşam insanı rahat ettirir. Dinimizde itidali tavsiye eder. Hem bir şeyi istediğimiz zaman gerçekten ihtiyacımız var mı diye sormak israfında önüne geçer.
Başta dediğim gibi bir zaman sonra farketmeden bu durum artık kişiyi memnuniyetsiz, kıskanç biri yapıyor. İnsanların mutluluğunu kıskanan, başkalarının başarılarını takdir etmeyen kendinden çok başkalarının yaptıkları ile ilgilenen biri haline dönüştürüyor. Böyle bir insanın kendi hayatını yaşaması beklenebilir mi? Beklenemez çünkü kendi mutluluğunu ve başarısını düşünmekten çok başkaları ile kıyaslayarak hedefini başkalarının hedefi üzerine belirler. Yani kendi hayat yönünü başkalarının hayatının sonuçlarına göre belirler. Oysaki mal, mülk, başarı hepsi geçici şeyler. İnsan bunun idrakinde olabilse bunların kölesi olmaz. Hayatının başrolü onlar olmaz. Kendi hayatımızda var olan şeyler ile nasıl daha iyi olabiliriz ve Allah'ın bize takdir ettiği bu hayatta nasıl O'nu razı edebiliriz? Yani bizler, "Payımıza düşen ile Allah'ın bizden beklediği ne?" sorusunun üzerine yoğunlaşmalıyız. Ve ona göre de davranmalıyız.
Tabiki herkes her an kendini kontrol edemez. Fakat sürekli kendimize hakikati hatırlatmalı ve kendimizi diri tutmalıyız. Bir örnek ile konuyu bağlayıp bitireyim.
Geçen gün ayağımda bir ağrı vardı. Damarım şişmiş. Hastalıklar konusunda da evhamlıyımdır biraz. Neler geçti aklımdan. Halbuki çok şükür büyük bir şeyim yok. Ağrı var sadece. İşte diyorum damar tıkanırsa ameliyat gerekirse, dahada ilerisi ya ayağımı kaybedersem vs bir sürü şey anlık olarak belirdi zihnimde. Tabi en ilerisi ya bir terslik olurda ölürsem diye düşündüm. Ufak bir ağrı beni nelere getirdi yoktan ne kadar tedirgin etti. Oysaki bunu gerçekten yaşayan ve hisseden insanlar var.. Ama biliyorum ki benim sağlığımın kıymetini anlamaya, bunun bana hatırlatılmasına ihtiyacım varmış. Beni bu düşüncelere sevk edende Rabbimdi.
🌱Sen elindeki en büyük nimetin bir farkına var. Hele bunun şükrünü bir eda et, sonra halinden memnuniyetsizlik yaşa. Sağlık nimetlerden sadece biri. O yüzden unutmayalım, herkes imtihanda, kimsenin toz pembe hayatları yok. Herkesin bir derdi mutlaka vardır. Hayatlarımızı başkaları ile kıyas etmeyelim. Edeceksek de hayatı daha zor olanları düşünelim. Bu bizi şükre sevk etsin ve aslında yardımcı olmamız gereken insanlar olduğunu hatırlatsın. Çünkü bir hayatımız var ve bu dünyada yok olacak şeyler isteyerek, kanaatkar olmayarak, daha fazlasında gözümüz olarak yiyip bitirebileceğimiz bir hayat olmasın bu.
Bir hayatımız var ve bu hayat bize; Allah'ın rızasını kazanmanın sebebi, Allah'a ve Rasulü'ne kavuşmanın yolu ve ebedi saadet kapısının anahtarı olsun. Şükür ve sabır ile, bilinçli bir hayat yaşayalım inşaAllah. 🍀
Kesinlikle herkes imtihandadır, fakat imtihanın türü farklıdır. Beğenilip, özenilen hayatlar tozpembe değil göründüğü gibi. İnsanların birbirine gösteriş yaptığı, aza kanaat etmediği, olmayanı aşağı gördüğü bu dönemde-ki bunun ekranlarda desteklendiği bir zamanda- yani ahir zamanda mü'minin hedefi şükreden bir kul olabilmek olmalıdır. Her hale karşı şükür halinde olan kul, Allah'tan gelene razı olmuş demektir. Yaşadığı şeylerin imtihanının bir parçası olduğunu biliyor ve her haline şükrediyor. İnsan öyle bakmak istese en kötü zamanlarda bile mutlaka şükür edecek bir sebep bulur. Çünkü Allah kullarına sayısız nimet vermiştir. Bizler o tabak daha güzel benimki eski, bu halı daha modern benimki demode, bu mobilya eskidi artık moda olan yenisini alalım gibi ufak tefek konulara takılarak elimizdekinin de kıymetini bilmezsek daha çok yolumuz var demektir. Bunları gerçekleştirecek imkanın varsa yaparsın fakat artık tatminsiz olmaya başlarsın çünkü bunun sonu yok. Eğer imkanın yoksa mutsuz biri haline dönüşürsün. Oysaki orta halli bir yaşam insanı rahat ettirir. Dinimizde itidali tavsiye eder. Hem bir şeyi istediğimiz zaman gerçekten ihtiyacımız var mı diye sormak israfında önüne geçer.
Başta dediğim gibi bir zaman sonra farketmeden bu durum artık kişiyi memnuniyetsiz, kıskanç biri yapıyor. İnsanların mutluluğunu kıskanan, başkalarının başarılarını takdir etmeyen kendinden çok başkalarının yaptıkları ile ilgilenen biri haline dönüştürüyor. Böyle bir insanın kendi hayatını yaşaması beklenebilir mi? Beklenemez çünkü kendi mutluluğunu ve başarısını düşünmekten çok başkaları ile kıyaslayarak hedefini başkalarının hedefi üzerine belirler. Yani kendi hayat yönünü başkalarının hayatının sonuçlarına göre belirler. Oysaki mal, mülk, başarı hepsi geçici şeyler. İnsan bunun idrakinde olabilse bunların kölesi olmaz. Hayatının başrolü onlar olmaz. Kendi hayatımızda var olan şeyler ile nasıl daha iyi olabiliriz ve Allah'ın bize takdir ettiği bu hayatta nasıl O'nu razı edebiliriz? Yani bizler, "Payımıza düşen ile Allah'ın bizden beklediği ne?" sorusunun üzerine yoğunlaşmalıyız. Ve ona göre de davranmalıyız.
Tabiki herkes her an kendini kontrol edemez. Fakat sürekli kendimize hakikati hatırlatmalı ve kendimizi diri tutmalıyız. Bir örnek ile konuyu bağlayıp bitireyim.
Geçen gün ayağımda bir ağrı vardı. Damarım şişmiş. Hastalıklar konusunda da evhamlıyımdır biraz. Neler geçti aklımdan. Halbuki çok şükür büyük bir şeyim yok. Ağrı var sadece. İşte diyorum damar tıkanırsa ameliyat gerekirse, dahada ilerisi ya ayağımı kaybedersem vs bir sürü şey anlık olarak belirdi zihnimde. Tabi en ilerisi ya bir terslik olurda ölürsem diye düşündüm. Ufak bir ağrı beni nelere getirdi yoktan ne kadar tedirgin etti. Oysaki bunu gerçekten yaşayan ve hisseden insanlar var.. Ama biliyorum ki benim sağlığımın kıymetini anlamaya, bunun bana hatırlatılmasına ihtiyacım varmış. Beni bu düşüncelere sevk edende Rabbimdi.
🌱Sen elindeki en büyük nimetin bir farkına var. Hele bunun şükrünü bir eda et, sonra halinden memnuniyetsizlik yaşa. Sağlık nimetlerden sadece biri. O yüzden unutmayalım, herkes imtihanda, kimsenin toz pembe hayatları yok. Herkesin bir derdi mutlaka vardır. Hayatlarımızı başkaları ile kıyas etmeyelim. Edeceksek de hayatı daha zor olanları düşünelim. Bu bizi şükre sevk etsin ve aslında yardımcı olmamız gereken insanlar olduğunu hatırlatsın. Çünkü bir hayatımız var ve bu dünyada yok olacak şeyler isteyerek, kanaatkar olmayarak, daha fazlasında gözümüz olarak yiyip bitirebileceğimiz bir hayat olmasın bu.
Bir hayatımız var ve bu hayat bize; Allah'ın rızasını kazanmanın sebebi, Allah'a ve Rasulü'ne kavuşmanın yolu ve ebedi saadet kapısının anahtarı olsun. Şükür ve sabır ile, bilinçli bir hayat yaşayalım inşaAllah. 🍀
Yorumlar
Yorum Gönder