Bir Amca Nasihati: Tembellik Etmeyin
Geçen gün okula giderken tramvayda Riyazüs Salihin okuyordum. Yaşlı bir amcanın ne okuduğumu merak eden bakışları dikkatimi geçti bir ara. Arada bir kafasını eğerek kitabımın ismini görmeye çalışıyordu :) Bir süre gözlemledi. Daha sonra tramway kalabalıklaștıkça koltuklara doğru, koridora ilerledim. Okumaya devam ediyorum. Amcanın ise tam baş ucunda duruyorum.
Ben ineceğim durağa yaklaşınca kitabı kapattım, durmasını bekliyorum aracın. Amca elimdeki kitabı istedi, içini inceledi, yazarını konusunu falan sordu. Daha sonra içindeki hadislerin Arapça metinlerini gördüğünde "Arapça biliyor musun?" diye sordu.
Bilmediğimi söyledim. Neden bilmediğimi sordu. Haklı bir soruydu, neden bilmiyordum? Bir şey diyemedim. Konuşmaya devam etti. Latin alfabesini bildiğin gibi Arapça'da öğrenebilirsin, kolay aslında dedi. Devamlı yazarak ve tekrar ederek öğrenmeni hızlandırabilirsin. Teşekkür ettim. İneceğim için hafiften hareketlenmeye başladım. Yaşlı amca beni bulmuşken kaçırmak istemiyor olacak ki "Sakın ha tembellik etme, öğren." dedi. Bir de bana dua ederek, Allah'tan zihin açıklığı vermesini istedi, iyi dersler dilekleriyle vedalaştık. Genelde böyle sohbetlere denk geldiğim de konu içeriği hep gençliklerinde ne kadar çalıştıkları oluyor. Sabah erken vakitler de işlerinin başına geçmek için yol almışlar ve hep konuştukları delikanlılara çalışmalarını ve boş durmamalarını tembih ediyorlar. İşte o anlarda gerçekten eskiden teknolojinin gelișmediği, hayatın zor olduğu ve insan gücüne ihtiyaç olduğu dönemlerde insanların çok çalıştıkları ve bunu alışkanlık haline getirip şikayet etmediklerini görüyorum. Oysaki teknoloji ile işleri hızlandırıp, zamandan tasarruf yaptığımız şu dönemler de bize kalan boş vakitlerde daha çok iş yapıyor olmalıydık.
Velhasıl ben yaşlı amcaların, teyzelerin yolculuk esnasında samimi tebliğ yapma çabalarını çok seviyorum. Görmüş geçirmiş, hayatı tecrübe etmiş ve belki de içinde uhte kalan, yanlış yaptığını düşündüğü ve düzeltmeyi istediği fakat geriye dönüş olmadığı için en azından başkaları gençliğinde onları yapmasın düşüncesi ile çok içten bir şekilde muhabbet ediyor, ayak üstü nasihat veriyorlar. :)
Ben ineceğim durağa yaklaşınca kitabı kapattım, durmasını bekliyorum aracın. Amca elimdeki kitabı istedi, içini inceledi, yazarını konusunu falan sordu. Daha sonra içindeki hadislerin Arapça metinlerini gördüğünde "Arapça biliyor musun?" diye sordu.
Bilmediğimi söyledim. Neden bilmediğimi sordu. Haklı bir soruydu, neden bilmiyordum? Bir şey diyemedim. Konuşmaya devam etti. Latin alfabesini bildiğin gibi Arapça'da öğrenebilirsin, kolay aslında dedi. Devamlı yazarak ve tekrar ederek öğrenmeni hızlandırabilirsin. Teşekkür ettim. İneceğim için hafiften hareketlenmeye başladım. Yaşlı amca beni bulmuşken kaçırmak istemiyor olacak ki "Sakın ha tembellik etme, öğren." dedi. Bir de bana dua ederek, Allah'tan zihin açıklığı vermesini istedi, iyi dersler dilekleriyle vedalaştık. Genelde böyle sohbetlere denk geldiğim de konu içeriği hep gençliklerinde ne kadar çalıştıkları oluyor. Sabah erken vakitler de işlerinin başına geçmek için yol almışlar ve hep konuştukları delikanlılara çalışmalarını ve boş durmamalarını tembih ediyorlar. İşte o anlarda gerçekten eskiden teknolojinin gelișmediği, hayatın zor olduğu ve insan gücüne ihtiyaç olduğu dönemlerde insanların çok çalıştıkları ve bunu alışkanlık haline getirip şikayet etmediklerini görüyorum. Oysaki teknoloji ile işleri hızlandırıp, zamandan tasarruf yaptığımız şu dönemler de bize kalan boş vakitlerde daha çok iş yapıyor olmalıydık.
Velhasıl ben yaşlı amcaların, teyzelerin yolculuk esnasında samimi tebliğ yapma çabalarını çok seviyorum. Görmüş geçirmiş, hayatı tecrübe etmiş ve belki de içinde uhte kalan, yanlış yaptığını düşündüğü ve düzeltmeyi istediği fakat geriye dönüş olmadığı için en azından başkaları gençliğinde onları yapmasın düşüncesi ile çok içten bir şekilde muhabbet ediyor, ayak üstü nasihat veriyorlar. :)
Bende sabahın bereketli bir vaktinde yaşlı amcanın hem duasını aldım, hem de hep isteyip, ama bir türlü bir adım atamadığım bu konuda tembellik etmemem gerektiğini tekrar hatırlattım kendime. Gençliğin kıymetini bilememekten, gençliğimin zayi olmasından korkuyor ve Allah'a sığınıyorum. İnşallah bir gün kısmet olurda Riyazüs Salihin'i tekrar okumaya başladığımda bu sefer hadislerin Arapça metinlerini okur, amcaya da dua ederim.:)
Yorumlar
Yorum Gönder